Birinci Cihan Harbinden mağluplar safında yer alarak çıkan Osmanlı Devleti’ne karşı, İtilaf devletleri eşi benzeri görülmemiş bir muamelede bulunmuş ve Türk vatanını işgal etmiştir.
Mondros Ateşkes antlaşmasına dayandırılan bu işgaller Sevr paçavrası ise ölümü gösteren sıtma şeklinde lanse edilmiş ve kâğıtlar üzerinde Türk yurdu adeta paylaşılmış, bu emellere karşı ise Türk milleti kıyama kalkmıştır!
Yerel olarak başlayan Kuva-i Milliye direnişi, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışını takiben ulusal bir mücadeleye bürünmüştür. İstiklal Harbi, Milli Mücadele, Kurtuluş Savaşı gibi isimlerle anılan büyük bir direniş başlamıştır.
Orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş ve cephanesine el konulmuş Türk devleti, bizzat Anadolu’nun yiğit evlatları tarafından istiklal meşalesiyle yeniden aydınlatılmıştır. Aydınlığa ışık veren bu güç Türk milletinin hürriyet aşkı olmuştur.
Tıpkı yüzlerce yıl önce Ergenekon’da demir dağları eriten Türk milleti, bu kez de sarışın bir Bozkurt liderliğinde ikinci Ergenekonumuz olan Anadolu’da büyük fedakarlıklarla Milli Mücadele’yi kazanmış, düşmanı topraklardan silip atmıştır.
Kanla yazılan bu başarı masada da Lozan Antlaşması ile teminat altına alınmıştır. Ankara’da doğan güneş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Türkiye Cumhuriyetini, Türk burcunun en tepesini taşımıştır.
Lozan, Türk devletinin uluslararası arenada tasdiki, Türk gücünün, Türk istiklalinin diplomatik başarısının bir ürünüdür. Bu vesileyle Lozan’ın yıl dönümünü kutluyor, Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle yâd ediyorum.
