Kurtuluş Savaşı’ndan kalma dede yadigarı çarığa gözü gibi bakıyorKırıkkale’de oto kilit ustalığı yapan Bekir Balcı, Kurtuluş Savaşı’nda dedesinin giydiği 100 yıllık çarığı her sabah dükkanına geldiğinde öperek işe başlıyor.
Kırıkkale ‘de oto kilit ustalığı yapan Bekir Balcı , Kurtuluş Savaşı’nda dedesinin giydiği 100 yıllık çarığı her sabah dükkanına geldiğinde öperek işe başlıyor.
Eski Sanayi Sitesi’nde 44 yıldır oto kilit ustalığı yapan Bekir Balcı, manevi değeri büyük olan dede yadigarı 100 yıllık çarığa gözü gibi bakıyor. Her sabah işe geldiğinde duvarda asılı çarığa 3-4 dakika bakan Balcı, dedesinin vatanı kurtarmak için çabaladığı yıllarda giydiği çarığı öptükten sonra işine başlıyor. Dedesi Beşe Mehmet Balcı’nın çarık hikayesinin Kurtuluş Savaşı yıllarına dayandığını belirten Balcı, dedesinin 16-17 yaşlarında Yunanlılara karşı ayağında eşek derisinden yapılan çarıkla savaştığını ve düşmanı denize döktüğünü söyledi. Çarığın dükkana gelen müşterilerinin de dikkatini çektiğini kaydeden Bekir Balcı, bunun hakkında da bilgiler verdiğini anlattı.
“O zaman yokluk ve sefalet vardı”
İHA muhabirine dedesi ile 30 sene beraber yaşadığını söyleyen Balcı, dedesinin ağzından anılarını şöyle anlattı:
“Dedem ‘Kurtuluş Savaşı olduğunda 16-17 yaşları arasındaydım. Yunanlılar Polatlı’daydı’ dedi. ‘Askeriye eli tutan herkes orduya katılacak’ dedi. Dedem anısını bana bu şekilde anlattı. ‘O zaman yokluk ve sefalet vardı. Ben de öküz kağnısını koştum, büyük istasyonda askeriye orada toplandı. Ben de kağnımla beraber askeriye katıldım. Bana görev verdiler. Sen kağnı ile gideceksin Osmanlılardan kalma Yahşihan’da levazım deposu var. O depoya gideceksin, oradan levazım getireceksin. Levazım şimdiki yiyecek-içecek. İki günde Yahşihan’a depolarına geldim. Oralarda soğan, kabak, patates yüklediler. Yine iki günde büyük istasyona gittim. Tren yolunun kenarına varmış, o zamanlar gençlik parkı yoktu. Oralar bataklıktı diyor’ dedem. Orada bir zabit geldi diyor. Zabit şu andaki asker. ‘Hemen tren yolunun kenarına yıktım, hemen ikinci sefere gönderdiler’ diye anlatırdı. ‘Ankara’ya vardığımda kalabalık kaybolmuş, Yunanlılar Polatlı’dan çıkmış Ankara’ya doğru geliyormuş, Ankara’nın en son köyüne kadar. ‘Elime bir filinta verdiler. Filinta ile beraber Yunanlıları Ankara’dan önümüze kattık. Çarık ayağımda’ diyor. Şu da benim kağnımın yağdanlığı diyor. Yunanlıları önümüze kattık, Polatlı’dan sürmeye başladık. Fakat giderken samanları, ağılları, evleri Yunanlılar ateşe vermiş diyor. İzmir’e kadar aynı bu çarıkla yürüyerek gittim. İzmir’de Yunanlıları denize döktük. Dedem bana bu şekilde anısını anlattı. Dedem askeriyeden kaçmadığı için İstiklal Madalyası verdiler.”
“Çarık kaybolur diye korkuyorum”
Dükkana her sabah geldiğinde çarığı öptükten sonra işe başladığını ifade eden Balcı, “Çarık kaybolur diye korkuyorum. Şu anda benim için bunun değeri büyük. Ben arada geliyorum dedemin çarığını öpüyorum dükkana geldiğim zaman. Sabah geldiğim zaman bakarım. 3-4 dakika ondan sonra iş başı yaparım. Benim de temel ilkelerim bu. 44 seneden beri bu asılı duruyor burada. Havanın yapısı bozuyor. Kutu yaptırıp onun içine koyacağım. Bir anı olarak çocuklarıma da kalsın diye” şeklinde konuştu. –
IHA